20 Eylül 2012 Perşembe

kütükten raf yapımı

Merhaba!

Bir arkadaşımın yaptığı rafa görür görmez vuruldum ve hemen bloğumda paylaşmak istedim.

Bu güzel procenin sahibi benim liseden arkadaşım Zeynep Sengör. Bu fotoğrafı facebookta paylaştı, ben de kendisinden hemen izin istedim ve bloğuma koydum belki biri görür de esinlenir, maksat faydamız olsun :)

Zeynep artan kitaplarına çözüm bulmak için bir kütükten yararlanmış bakın ortaya ne güzel bir şey çıkmış:


Zeynep kütüğün uçlarını koli bandı ile tutturmuş. Kütükte raflarda kahverengi olduğu için pek göze batmıyor, zevke göre istenilen renge boyanabilir tabi.

Sizce de çok güzel olmamış mı?

12 Eylül 2012 Çarşamba

nah öylesiniz!



Merhaba sevgili bloğum bugün sana içimi dökeceğim:

Sevgili blog; bir insan hiç mi dandik yerlerde yemek yemez? ne biliyim yani canı hiç mi goralı çekmez? Benim çeker mesela blog ben 2 haftada bir 3 liralık çiğköfte yemezsem ölürüm yanına şalgam içmezsem elim ayağım titrer. el alem sürekli çayın 10 liralık olduğu yerde mi oturur blogcum? ben öyle yere girsem kasılmaktan başım döner.

Canım blogum; bir insan hiç mi kocasıyla sevgilisiyle kavga etmez? Ben mesela hep en sevdiklerimle didişirim. Hep en sevdiklerime en büyük zararı veririm. Şimdilik ''kocişko'' diyeceğim bir kocam yok blog. olsa da demem zaten ''kocişko'' nedir allasen blog? Benim sevgilim-kocam bana çiçek ya da meyve sepeti yollasa ben onla orjinal ol diye kavga ederim, millet bununla övünüp fotoğraf çekip paylaşıyor bir de aklım almıyor blog?

Şekerim blog; millet kocasıyla fotoğraf çekilip altına ''aşk budur'' yazıyor. İçimden hassiktir ordan asıl ''para budur'' yazasım geliyor kendimi çok zor tutuyorum.

Kendi evlerinde olduklarını belirtmek için ''evim evim güzel evim'' yazıyorlar blog. Ben ayda bir odamda değişiklik yapmazsam ev bir canavar olup salyalarını üzerime akıtıyor kafam almıyor.

Tatillere gidip boy boy fotoğraflar koyuyorlar sonra tüm bir yıl kıçlarını sıka sıka taksit ödemeye çalışıyorlar sonra da bize yutturuyorlar değil mi blogcum?

Kimse geçim derdi yaşamıyor aslında, çocuğu olmayan çocuk istemiyor, evi olmayan ev istemiyor zaten diğ mi blog?

Herkes kocasına aşık, kimse boşanmayı düşünmüyor, bekarlar koca istemiyor.

Nah istemiyor lan!!!

Nah inandırırsınız bizi!!!

İçinizde hepiniz mutsuzsunuz! Dertsiz insan olmaz. Zengininden fakirine, eğitimlisinden en cahiline herkesin çeşit çeşit derdi var. Bunları da yansıtsanıza lan sahtekarlar topluluğu!!

Bir anlık boşluğa gelip bunların hayatını gerçek sanıp, mutsuzluğa bile kapılabilirsiziniz aman dikkat derim.

Sizin hepinize komple güven duymuyorum. Samimi hiç bulmuyorum. Hatta ölseniz arkanızdan fatiha bile okumam yemin ederim.

Ben yer yer mutluyum. Bazen çok mutsuzum. Ayda bir depresyondayım. Okulumu bitirebilmek için kıçımdan terler akıyor. En azından samimiyim acılarımı yoksunluklarımı paylaşmaktan da hiç utanmam. Çünki ben bir 'İNSANIM'

şimdi insan olmayanlar düşünsün.

öperink!


4 Eylül 2012 Salı

dreamcatcher

Merhaba!

Ev değişikliğimiz sebebiyle yeni evde aklımdaki tüm proceleri mekan değişikliği sayesinde uygulamaya başladım.

Öncelikle yatak başıma bir ''dreamcatcher'' yaptım.

Neymiş bu dreamcatcher derseniz; kızılderili inancına göre rüyalar küre şeklindedir ve büyük küre olanlar kabus küçük küre olanlar ise güzel rüyalardır. Yatak başına asılan dreamcatcher büyük olan küreleri (yani kötü rüyaları) ağlarına takarken güzel olan yani küçük küre şeklinde olan rüyaları ise ağlarından geçirir ve biz onları görürüz. Dreamcather'ın el emeği olması gerekmektedir. Bir süre sonra kötü rüyalarla dolacağından ya ökseotu ile tütsülenmeli ya da gün ışığı alan bir yerde bir gün bekletilmelidir.

Bende çok kabus görmeme rağmen koyuldum dreamcatcher yapmaya :) görüntüsü beni çok cezbettii odama ayrı bir hava katacağını düşündüm. Yaparken youtube'ta ve internette çok gezindim. En kolay ve açıklayıcı şekil için buyrun tık tık.

İşte dreamcatcher'ım:



Malzemelerin tamamını bakırköy'den aldım. Eminönünde de çok kolay bulunacağını düşünüyorum.


Keşke rüyalar için dreamcatcher yaptığımız gibi gerçek hayat için de yapabilsek; kabus gibi insanları bize yaklaştırmadan atsa hayatımızdan ne güzel olur diğ mi?

Sevgilerimle...

2 Eylül 2012 Pazar

saç uzatan bakım

Merhaba!

Ben sürekli saçımın şekliyle oynarım kısaltırım, kahkul bırakırım en olmadı uçlarını boyarım sonra gene kesmek zorunda kalırım ama aynı zamanda da uzun saça bayılırım! Bu gelgitlerim arasında internette bir tarif buldum onu kendimce değiştirdim ve uyguladım inanılmaz sonuçlar elde ediliyor!

Hala bilmeyen görmeyen varsa benim blogumu okur da yapar memnun kalır diye paylaşıyorum:

Bu arada tarifi hangi siteden aldığımı referans olarak yazmak istedim ama bir sürü sitede bu tarif var ve ben uzun zamandır bu bakımı kafadan yaptığım için hangi site olduğunu unutmuşum bu yüzden referans veremiyorum.

Tarife gelince malzemeler şöyle:


  • sinemaki otu
  • bemiks kompoze vitamin
  • zeytinyağı
  • hint yağı
  • tatlı badem yağı
 Bu yağlardan hint yağı ve tatlı badem yağı saç uzatmaya yararken zeytinyağı saçı güçlendirip uçlarına bakım yapıyor.

Tarifin yapımı da şöyle:

Öncelikle bir tutam sinemaki otunu 1 çay bardağı kadar suda kaynatıyoruz. Bu karışım soğuduktan sonra sinemakiyi süzüp yaprakları atıyoruz. Kalan suyun içine bemiks ampul'u kırıyoruz. Bemiks ampulu iki kat kağıt havlu yardımıyla kırarsak kazaları da önlemiş oluruz. Daha sonra ben göz kararı atıyorum içine yaklaşık 1 yemek kaşığı kadar da yağlardan ekliyoruz. Ben saçımın sadece diplerine değil bakım yapsın diye her yerine sürüyorum. En az 2 saat bekletip yıkıyoruz.

Yalnız bu bakım çok kötü kokuyor bu yüzden ben banyodan çıkarken saçımı en son sirkeli su ile duruluyorum. Kokuyu büyük ölçüde azaltmış oluyor.

Umarım tarif işinize yarar ben çok faydasını gördüm, şu an da saçım istediğim uzunluğa geldiği için yapmıyorum...Tarifi düzenli olarak 3-4 hafta üst üste yaparsanız çok daha faydasını görürsünüz...

Yaparsanız yorumlarınızı bekliyorum :)

Sevgiler...